4 Temmuz 2014

Kemal Atatürk Osmanlı Devleti'ne,Saltanat ve Hilafet makamına İhanetmi etti?


Hükümet Teşkilatı Hakkında:
24 Nisan 1920

...Devlet-i Osmaniye(Osmanlı Devleti) diğer herhangi bir devlet gibi hükümdarının nüfuz-u cismanisi etrafında müteşekkil(şekillenmiş) değildir. Makam-ı saltanat(Saltanat makamı) aynı zamanda makam-ı hilâfet(Hilâfet makamı) olmak itibariyle padişahımız cumhur-u islâmın da reisidir. Mücahedatımızın(mücadelemizin) birinci gayesi ise saltanat ve hilâfet makamlarının tefrikını(ayrılmasını) istihdaf(amaçlayan) eden düşmanlarımıza irade-i millîyenin(Milli iradenin) buna müsait olmadığını göstermek ve bu makamat-ı mukaddeseyi(kutsal makamı) esaret-i ecnebiyeden(yabancı esaretinden) tahlis ederek ulülemrin (Padişahın) salâhiyetini(yetkisini) düşmanın tehdit ve ikrahından(zorlamasından) azade(serbest) kılmaktır...[1]

Hıyanet-i Vataniye Kanunu:

Hilafet,Saltanat ve Ülke'yi düşmandan kurtarmak ve saldırıları önlemek amacıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de kurulur. Altı gün sonra 29 Nisan 1920'de 2 numaralı Hıyanet-i Vataniye Kanunu kabul edilir.(Saltanat kaldırılmadan önce.) 

Bu kanuna göre madde 1: "Yüce hilafet makamı ve saltanatı ve Ülkeyi yedi yabancı devlet güçlerinden kurtarmak ve saldırıları önlemek amacına yönelik olarak kurulan Büyük Millet Meclisinin meşruiyetine isyana yönelik sözlü, yazılı veya eylemli muhalefet ve fesatlıkta bulunanlar vatan haini sayılır."[2]

Nutuk'tan bir bölüm:

"Osmanlı Hükümetine, Osmanlı padişahına ve müslümanların halifesine isyan etmek ve bütün milleti ve orduyu isyan ettirmek lâzım geliyordu."[3]


Nutuk'tan bir bölüm:

Saltanat'ın lâğvı Mecliste müzakere olunurken Rauf Beye verdiğim rol

...Efendiler, ihtimal Rauf Bey, birtakım zevat indinde deruhte ettiği vazifeyi yapmıştı.Ben umumi ve tarihî vazifemden, o güne ait safhayı izah ettiğim gibi ifa eylemiştim.Fakat umumi vazifemin, emrettiği asıl noktayı ifa ve tatbik etmek lâzım geldiği zaman da asla tereddüd etmedim. Tevfik Paşanın telgrafları vesilesiyle saltanatı hilâfetten ayırmaya ve evvelâ saltanatı lâğvetmeye karar verdiğim zaman, ilk yaptığım işlerden biri de, derhal, Rauf Beyi, Meclisteki odama  celbetmek oldu. Rauf Beyin, Refet Paşanın evinde  sabahlara kadar dinlediğim kanaat ve mütalâatına hiç  muttali değilmişim gibi ayakta, kendisinden şu talepte  bulundum: Hilâfet ve saltanatı birbirinden ayırarak saltanatı  lâğvedeceğiz! Bunun muvafık olduğuna dair kürsüden beyanatta bulunacaksınız! Rauf Bey ile fazla  bir tek kelime teati etmedik. Rauf  Bey, odamdan çık madan evvel, aynı maksatla davet etmiş olduğum Kâ zım Kara Bekir Paşa geldi. Ondan da aynı zemin  de beyanatta bulunmasını rica ettim...[4]


Nutuk'tan bir bölüm:

Hâkimiyet Ve saltanat hiç kimse tarafından hiç kimseye, ilim icabıdır diye; müzakere ile, münakaşa ile verilmez.Hâkimiyet, saltanat kuvvetle, kudretleve zorla alınır. Osmanoğulları, zorla Türk milletinin hâkimiyet ve saltanatına, vazıulyed olmuşlardı; bu tasallûtlarını altı asırdan beri idame eylemişlerdi. Şimdi de, Türk milleti bu mütecavizlerin hadlerini ihtar ederek, hâkimiyet ve saltanatını, isyan ederek kendi eline, bilfiil, almış bulunuyur. 

Bu bir emrivakidir. Mevzuubahs olan; millete saltanatını, hakimiyetini bira kaçak mıyız, bırakmıyacak mıyız? meselesi değildir.

Mesele zaten emrivaki olmuş bir hakikati ifadeden ibarettir. Bu, behemehal, olacaktır. Burada içtima edenler, Meclis ve herkes meseleyi tabiî görülse, fikrimce muvafık olur. Aksi takdirde, yine hakikat usulü dairesinde ifade olunacaktır. Fakat ihtimal bazı kafalar kesilecektir.[5]

Nitekim 1 Kasım 1922'de alınan kararla Saltanat kaldırılıyor.[6] 

3 Mart 1924'de ise 431 sayılı kanunla hem hilafet kaldırılıyor hem de bütün padişah mülklerine el konulduğu gibi hanedan mensuplarının Türkiye topraklarında yaşamaları, ebediyen yasaklanıyor.Bütün Osmanoğlunu ilelebet Türkiye topraklarında, değil yaşamaktan transit geçmekten bile mahrum ediyor.[7]


23 Nisan 1920'de kurulan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin amacı Hilafet,Saltanat ve Ülke'yi düşmandan kurtarmak ve saldırıları önlemek iken ve 24 Nisan 1920 tarihinde (23 Nisan 1920 Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin kurulmasından bir gün sonra) Kemal Atatürk yapmış olduğu konuşmasında Saltanat'ın aynı zamanda Hilafet makamı olduğu, Padişah'ın İslam reisi olduğu ,Saltanat ve Hilâfet makamlarının ayrılmasını amaçlayanların düşman olduğunu,birinci gayelerinin Saltanat ve Hilâfet makamlarının ayrılmasını amaçlayan düşmanlara bunun müsait olmadığını göstermek olduğunu açıklar iken daha sonra Saltanat'ı ve Hilafet'i kaldırıp bütün Osmanoğlunu sürgüne gönderiyor.

Kemal Atatürk'ün Hilafet ve Saltanat'ı korumak için yaptığı konuşmaları daha önceden yönetimi ele geçirmek için hazırlanmış olan planın bir parçasımıydı yoksa Kemal Atatürk daha sonra Osmanlı Devleti'ne,Padişah'a ve Milletine İhanetmi etti?

Kaynaklar
[1]Atatürkün Söylev ve Demeçleri Türk Tarih Kurumu Basımevi 1997 sayfa:62
[2] Resmi gazete:Hıyanet-i Vataniye Kanunu,07.02.(1337)1921
[3]Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 10. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1970, cild 1, sayfa 14.
[4]Nutuk Cilt 2 Türk Devrim Tarihi Enstitüsü,Dokuzuncu Basılış,Milli Eğitim Basımevi İstanbul 1969 Sayfa;685-686
[5]Yıl; 1922 M. Kemal Atatürk, Nutuk, Türk Devrim Tarihi Enstitüsü, 9. Baskı, Milli Eğitim Basımevi, Istanbul 1969, cild II, sayfa 690-691
[6]Karar no 308:Türkiye Büyük Millet Meclisinin, hukuku hâkimiyet ve hükümraninin mümessili hakikisi olduğuna dair. Kabul tarihi 01.11.1338(1922)
[7]Hilâfetin ilgâ ve Hanedan-ı Osmanî’nin Türkiye Cumhuriyeti memaliki haricine çıkarılmasına dair kanun

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ahsarla