28 Kasım 2014

Kemal Atatürk: Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkûmdurlar







“Diğer taraftan da Ankara’da yeni bir hava esmeye başladı: 
İslâmlık terakkiye(ilerlemeye) mani imiş! 

Halk Fırkası lâ dini (din dışı) ve lâ ahlâki (ahlâk dışı) olmalı İmiş!.. Macarlar ve Bulgarlar gibi ufak milletler bizim gibi Almanya tarafında bulunarak mağlûp oldukları halde istiklâllerini muhafaza ediyorlarmış.. Medeniyete girmişlermiş.. Türkiye islâm kaldıkça Avrupa ve İngiltere müstemlekelerinin çoğunun halkı Islâm olduğundan, bize düşman kalacakmış. Sulh yapmayacaklarmış. 

10 Temmuz 1923'de Ankara İstasyon’undaki Kalem-i mahsus binasında fırka nizamnamesini müzakereden sonra Gazi ile yalnız kalarak hasbıhallere başlamıştık.

— ‘Dini ve ahlâkı olanlar aç kalmaya mahkûmdurlar..’ dediler.

Kendisini hilâfet ve saltanat makamına lâyık gören ve bu hususlarda teşebbüslerde de bulunan din ve namuslehinde türlü sözler söyleyen ve hatta hutbe okuyan, benim kapalı yerlerde baş açıklığımla lâtife eden, fes ve kalpak yerine kumaş başlık teklifimi hoş görmeyen M. Kemal Paşa, benim hayretle baktığımı görünce şu izahatı verdi:

— Dini ve namusu olanlar kazanamazlar, fakir kalmaya mahkûmdurlar. Böyle kimselerle memleketi zenginleştirmek mümkün değildir. Onun için önce din ve namus telâkkisini kaldırmalıyız. Partiyi, bunu kabul edenlerle kuvvetlendirmeli ve bunları çabuk zengin etmeliyiz. Bu suretle kalkınma kolay ve çabuk olur..”[1]


Kaynaklar:
[1]Uğur Mumcu, Kazım Karabekir anlatıyor, Tekin yayınevi, 13. basım, sayfa 83, 84


Hilmi Kemal


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Ahsarla